Flaş Haber
Canına Kıydı
Yüksek Şehir Plancısı Bağcı inşaat sektörünü değerlendirdi
Yüksek Şehir Plancısı Bağcı inşaat sektörünü değerlendirdi
Yüksek Şehir Plancısı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mehmet Bağcı, inşaat sektörü ve kentsel dönüşüm ile ilgili yaptığı değerlendirmede, yeni yönetim ve yeni ekonomi modellere ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Yüksek Şehir Plancısı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mehmet Bağcı, küresel ve ülkemizde ki ekonomik krizin en fazla inşaat sektörünü olumsuz etkilediğini dile getirerek, faiz oranlarının indirilmesiyle canlanma yaşandığını ancak bunun geçici olduğunu savundu.
Günümüzde yeni yönetim ve yeni ekonomik modellerine ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Mehmet Bağcı inşaat sektörüyle ilgili, “İnsanların alım gücü zayıfladığında, insanlar ilk olarak konut alımından vazgeçer. Dolayısıyla mevcut kriz insanların konut alımını ertelemesine sebep olmaktadır. Faiz oranlarındaki indirim geçici olarak, konut alımında artışa sebep olmuştur ancak bunu sadece kredi oranlarını azaltarak çözebilmek mümkün değildir. İnsanlar yarına ait umut ve güvenleri olduğunda harcama eğilimine girer. Dolayısıyla inşaat sektöründeki krizi çözmek için, öncelikle ülkemizin içinde bulunduğu kriz ortamından uzaklaşması gerekir. Ülkemizde inşaat son yıllarda en fazla büyüten sektörlerin başındadır. Ancak inşaat, ülke açısından bir büyüme modeli değildir. Son yıllarda sanayicilemizin bir çoğu mevcut fabrikalarını küçülterek inşaat sektörüne yöneldiğinden ülkemizde sanayiye dayalı üretim azalmaktadır. Bu ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. İnşaat sektörü ile ilgili devletin bir planlama yapması ve ihtiyaçlar göz önüne alınarak konut üretilmesi gerekir. Çünkü arz fazlası her zaman sektör açısından olumsuzluk oluşturur. Bu gün büyükşehirlerdeki konut satışlarında yaşanan krizin temel nedeni arz fazlasıdır. Bir planlama dahilinde ve ayakları yere basan projelerin sıkıntısız olarak sürdürülebileceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu. 2019’ un son çeyreğine kadar Adıyaman’da inşaat sektörünün ciddi bir krizle boğuştuğunu ancak eldeki dairelerin tükenmesi ve daire stokunun kalmayışından dolayı, konut fiyatlarında küçük artışlar olduğunu kaydeden Bağcı, Adıyaman’da ki kentsel dönüşüm ile ilgili açıklamada bulundu.
Bağcı, “Kentsel dönüşüm ilimiz için bir muammadır. 2014 yılında başlayan Musalla-Mara-Ulucami Mahallelerini kapsayan kentsel dönüşüm alanında herhangi bir yapım etabına başlanamamıştır. Ayrıca söz konusu bölgedeki hak sahipleri ile uzlaşma ciddi bir orana ulaşamamıştır. Dolayısıyla en azından yüzde 80 oranında hak sahipleri ile uzlaşılamayan bir projenin nihayete ermesi çok zor olacaktır. Belediyemiz bu konuda iyi bir sınav verememiştir. Bu tür büyük projelere başlanırken projenin etapları ve finansmanı gibi konuların ciddi manada düşünülerek bir program dahilinde hareket edilmesi gerekir. İlimiz deprem riski taşıdığından ve mevcut yapı stokunun kalitesiz oluşu dikkate alındığında bu konunun önemle ele alınması ve acele bir şekilde sonuçlandırılma cihetine gidilmesi gerekmektedir.
Ayrıca yapılan kentsel dönüşüm projesi kent kimliğini korumamıştır. Yıkılan yapıların yerine yeni yapıların yapılması amaçlamıştır. Halbuki kentsel dönüşünde sosyal-teknik alanların arttırılması ve rekreatif alanların çoğaltılması amaçlanmalıdır. Ayrıca proje hazırlanırken, projenin kendi içinde kendini finanse etmesi düşünülmesi gerekir, fakat yapılan projeye baktığımızda bunun gibi temel amaçların göz ardı edildiği görülecektir. Bu tür büyük ciddi projelerin, ciddi bir bakış açısı ve perspektifle ele alınması gerekmektedir. Standart bir mühendislik-müteahitlik hizmeti olarak ele alınmamalıdır. Tarihsel doku, ihtiyaçlar, yaşam alanlarının kaliteli hale dönüştürülmesi, kent ulaşımına etkisi gibi konuların tamamı makro ölçekte ele alınmalıdır. Yani yerel yönetimlerin bakış açılarını, uygulama biçimlerini değiştirmeleri gerekmektedir. Geldiğimiz çağın yeni yönetim ve yeni ekonomi modellere ihtiyacı vardır” ifadelerini kullandı.
Yüksek Şehir Plancısı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mehmet Bağcı, küresel ve ülkemizde ki ekonomik krizin en fazla inşaat sektörünü olumsuz etkilediğini dile getirerek, faiz oranlarının indirilmesiyle canlanma yaşandığını ancak bunun geçici olduğunu savundu.
Günümüzde yeni yönetim ve yeni ekonomik modellerine ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Mehmet Bağcı inşaat sektörüyle ilgili, “İnsanların alım gücü zayıfladığında, insanlar ilk olarak konut alımından vazgeçer. Dolayısıyla mevcut kriz insanların konut alımını ertelemesine sebep olmaktadır. Faiz oranlarındaki indirim geçici olarak, konut alımında artışa sebep olmuştur ancak bunu sadece kredi oranlarını azaltarak çözebilmek mümkün değildir. İnsanlar yarına ait umut ve güvenleri olduğunda harcama eğilimine girer. Dolayısıyla inşaat sektöründeki krizi çözmek için, öncelikle ülkemizin içinde bulunduğu kriz ortamından uzaklaşması gerekir. Ülkemizde inşaat son yıllarda en fazla büyüten sektörlerin başındadır. Ancak inşaat, ülke açısından bir büyüme modeli değildir. Son yıllarda sanayicilemizin bir çoğu mevcut fabrikalarını küçülterek inşaat sektörüne yöneldiğinden ülkemizde sanayiye dayalı üretim azalmaktadır. Bu ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. İnşaat sektörü ile ilgili devletin bir planlama yapması ve ihtiyaçlar göz önüne alınarak konut üretilmesi gerekir. Çünkü arz fazlası her zaman sektör açısından olumsuzluk oluşturur. Bu gün büyükşehirlerdeki konut satışlarında yaşanan krizin temel nedeni arz fazlasıdır. Bir planlama dahilinde ve ayakları yere basan projelerin sıkıntısız olarak sürdürülebileceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu. 2019’ un son çeyreğine kadar Adıyaman’da inşaat sektörünün ciddi bir krizle boğuştuğunu ancak eldeki dairelerin tükenmesi ve daire stokunun kalmayışından dolayı, konut fiyatlarında küçük artışlar olduğunu kaydeden Bağcı, Adıyaman’da ki kentsel dönüşüm ile ilgili açıklamada bulundu.
Bağcı, “Kentsel dönüşüm ilimiz için bir muammadır. 2014 yılında başlayan Musalla-Mara-Ulucami Mahallelerini kapsayan kentsel dönüşüm alanında herhangi bir yapım etabına başlanamamıştır. Ayrıca söz konusu bölgedeki hak sahipleri ile uzlaşma ciddi bir orana ulaşamamıştır. Dolayısıyla en azından yüzde 80 oranında hak sahipleri ile uzlaşılamayan bir projenin nihayete ermesi çok zor olacaktır. Belediyemiz bu konuda iyi bir sınav verememiştir. Bu tür büyük projelere başlanırken projenin etapları ve finansmanı gibi konuların ciddi manada düşünülerek bir program dahilinde hareket edilmesi gerekir. İlimiz deprem riski taşıdığından ve mevcut yapı stokunun kalitesiz oluşu dikkate alındığında bu konunun önemle ele alınması ve acele bir şekilde sonuçlandırılma cihetine gidilmesi gerekmektedir.
Ayrıca yapılan kentsel dönüşüm projesi kent kimliğini korumamıştır. Yıkılan yapıların yerine yeni yapıların yapılması amaçlamıştır. Halbuki kentsel dönüşünde sosyal-teknik alanların arttırılması ve rekreatif alanların çoğaltılması amaçlanmalıdır. Ayrıca proje hazırlanırken, projenin kendi içinde kendini finanse etmesi düşünülmesi gerekir, fakat yapılan projeye baktığımızda bunun gibi temel amaçların göz ardı edildiği görülecektir. Bu tür büyük ciddi projelerin, ciddi bir bakış açısı ve perspektifle ele alınması gerekmektedir. Standart bir mühendislik-müteahitlik hizmeti olarak ele alınmamalıdır. Tarihsel doku, ihtiyaçlar, yaşam alanlarının kaliteli hale dönüştürülmesi, kent ulaşımına etkisi gibi konuların tamamı makro ölçekte ele alınmalıdır. Yani yerel yönetimlerin bakış açılarını, uygulama biçimlerini değiştirmeleri gerekmektedir. Geldiğimiz çağın yeni yönetim ve yeni ekonomi modellere ihtiyacı vardır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA