Günlük hayatında birçok sosyal ve sportif aktivitede bulunan Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyat Bölümü 2'inci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Hatun Öztürk, tüm zorluklara rağmen eğitim hayatına da oldukça başarılı bir şekilde devam ediyor. Arkadaşlarının ve hocalarının desteğiyle başarılı bir şekilde okumaya devam eden Öztürk, ailesinin Adıyaman’ın Kahta ilçesinde ikamet etmesinden dolayı ise Adıyaman Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyor. Hem yurt ortamında hem de üniversite ortamında arkadaşları ve hocaları tarafından sevilen Hatun Öztürk’ün okumak için verdiği mücadele yürek burkuyor.
İlkokul birinci sınıftan üçüncü sınıfa kadar Kahta ilçesine bağlı bir köy okulunda okuyan Hatun Öztürk, karneler gününde bütün arkadaşlarının karne aldığını kendisine ise karne yerine bir kağıt parçasının verilmesi sonrası hem üzüldüğünü hem de okumaya daha çok heves sardığını söyledi.
Hatun Öztürk’ün okumak için verdiği mücadele ve okuma azminin herkes örnek olacağını söyleyen Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talha Gönüllü, “Hatun Öztürk 2 yıldır öğrencimiz ve buraya birincilikle gelmiş bir öğrenci yani yüksek puanla girmiş. Başarılı bir öğrencimiz. Geçmişinde de birçok başarılar elde etmiş ömrü boyunca. İnşallah bundan sonrada başarılı bir insan olacak. Arkadaşlarıyla iyi bir birlikteliği var. Biz üniversitemizde engelli olan evlatlarımız için gençlik merkezinde bir birim oluşturmuştuk. Bu kardeşlerimizi, bu evlatlarımızı mutlaka kazanmamız ve en iyi hale getirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Ailesinin kendisine verdiği desteklerle ilk tercihle Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyat Bölümünü dereceyle kazandığını söyleyen Hatun Öztürk, “İlkokulu aslında 3 yıl köy okulunda okudum. Görme engelli olduğum için kaydım yapılmadı. 3. sınıfın ilk dönemi karne gününde anladım o zaman okula kaydımın olmadığını. Herkese karne verilirken bana kağıt parçası gibi bir şey verilmişti, fark edince okula gitmedim. Babam da okumamızı çok istiyordu, okuma hevesimizi kesinlikle kırmak istemiyordu. Zaten en büyük destekçim babam, ailem, sonra babam Ankara’da bir görme engelliler okulunun olduğunu öğreniyor yatılı okul. Önce ablamı yaz kursuna gönderiyor sonra da ben gidiyorum. Orada hocalar benim daha ileri düzeyde olduğumu anlayarak tekrardan 3. sınıftan başlıyorum okula. Brail alfabesini öğrenmek uzun bir süreç ama ben gider gitmez benim için kısa sürdü doğrusu çünkü boşluktaydım ve o boşluğu eğitimle kapatmaya çalışıyordum. Öğrendikten sonra sosyal etkinliklere katılmaya başladım.Başta müzik korolarına sonra Türkiye’deki tek görme engelliler halk oyunu ekibine, görme engellilere özel olan goalball'ı öğrenip takıma giriyordum. Türkiye’de iki tane şampiyonluğumuz var.